Tarihi Dilburnu Deniz Feneri Müzeye Dönüştü

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından onarımı tamamlanan ve müzeye çevrilen tarihi Dilburnu Deniz Feneri, ziyaretçilerini ağırlamaya hazır hale getirildi.

Fransızlar tarafından 1863 yılında yapılan ve Osmanlı periyodu yapısı olan Dilburnu Deniz Feneri, yaklaşık 150 yıl boyunca Marmara Denizi’nde gemilere yol gösterdi.

Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Müdafaa Heyeti tarafından 2009 yılında tescili yapılan fener, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek müzeye çevrildi.

Son fener çalışanı Fethi Gündoğdu’nun takviyesiyle özgün gereçler kullanılarak aslına uygun restore edilen fener, artık son periyodun fener yaşantısını ziyaretçilerine aktaracak.

Altınova Belediyesi tarafından müze olarak kente kazandırılan tarihi fener, tıpkı vakitte Türkiye’nin fener hayatını anlatan tek müze olma özelliğini de taşıyor.

Altınova Belediye Lideri Metin Oral, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hersek Mahallesi Osmangazi Köprüsü ayakları yanında bulunan Dilburnu Deniz Feneri’nde sergilenen eşya ve yapıtların büyük kısmının son fener bakımcısı Fethi Gündoğdu tarafından müzeye bağışlandığını tabir etti.

Oral, burasının Türkiye’de birinci olarak bir deniz feneri hayatını anlatan müze olduğuna değinerek, “Anlamlı bir müze oldu. Hersek Deltası’nda da kazılarımız devam ediyor. Hafriyat konutundaki arkadaşlarımızın çalışmaları sonucunda bu fenerimizin önünde daha eski yıllara, Roma periyoduna dayanan bir deniz feneri kalıntılarına da rastladık. Bu da iki fenerin bir ortada bulunduğu ender yerlerden bir alan olarak kayıtlarımıza geçti. Bu bölge Osmangazi Köprüsü’nün altı. Daha evvel de burada nakliyecilik, ticaret sallarla yapılmış. Şu anda da köprü aracılığıyla feribot aracılığıyla devam ediyor. Fenerimiz büsbütün şu anda müze olarak hizmete girmiş durumda.” diye konuştu.

Fenerin son bakıcısı da müze olmasından ötürü mutlu

Babası Ömer Gündoğdu’dan misyonu devraldıktan sonra 25 yıl deniz fenerinde çalışıp emekli olan Fethi Gündoğdu, çocukluğundan itibaren neredeyse bütün hayatının geçtiği tarihi fenerinin müzeye dönüşmesinden keyifli olduğunu söyledi.

Fenerdeki kullandığı eşyaları ve kısımları anlatan Gündoğdu, şunları kaydetti:

“Babam emekli olunca burayı ben devraldım. 25 sene çalıştım, emekli oldum. Burada kaldığımız oldu. Kışın babam gelip kalıyordu berbat havalarda. Ondan devraldıktan sonra karlı havalarda mecbur geliyorduk, kuleyi temizlemek için. Kar tutuyordu. Mecbur çıkıp üst onu temizliyorduk. Ailemin hayatı burada geçti. Ailemle gelip gidiyorduk. Boşluk alan ekiliyordu, biberi, domatesi filan hepsi oluyordu. Yazın gelip kalıyorduk, kışın bazen gelip kalıyorduk. Gemiler bazen oturuyordu. ya sisten oturuyordu ya dümen arızası olur.”

Babasının işe nasıl başladığını da Gündoğdu, şu sözlerle anlattı:

“Burada bir fenerci varmış ‘Ben yapamayacağım.’ deyince İstanbul’dan gelen misyonlu arkadaşlar babama diyorlar. Babam o vakit muhtarmış. Pekala diyor babam devralıyor. Allah razı olsun o adamlardan babam da ben de emekli oldum. Bu fenerler elektrikliye dönünce bu babadan oğula kalktı. Aksama olayı olmayacak. Ben emekli olsam bile burası hem elektrikli hem akülü.”